9 Mayıs 2013 Perşembe

Konu bulamamayı avantaja dönüştürmek


Barton Fink. Normalde cool dursun diye açıklamazdım ama başka türlü garip durduğuna karar verince yazayım dedim.

Blog yazısı yazmaya, uzun sayılabilecek kadar zaman (yaklaşık bir buçuk sene) sonra, bir süre önce tekrar başlamıştım. Önceki yazıyı okumayanlar veya unutanlar için, Twitter hesabımın şifresini buldum, girdim, eski yazdıklarımdan buraya ulaştım ve "bir şeyler çiziktirmeye devam etsem güzel olur aslında lan" dedim (çiziktirmek de pis bir ifade ama yazdım bir kere, silip yerine kelime düşünmek istemiyorum şimdi). Sonra, o kadar zamanda konunun birikmediğini görünce zaten doğru düzgün beceremediğim tespit işinden sıyrılıp dönüşle ilgili bir yazı yazayım ve aradaki zamanda neler yaptığımdan bahsedeyim dedim. Bunu yaparken saat geceyi gösteriyordu ve ben, buralara yazmaya başladığımda (ki adı da Yarım Porsiyon Aydın değil, Phileas Fogg'du) Facebook'ta falan rastlayıp okuyan kişilerin burayı bırakmış olabileceğini hesaba katmadım. 

Neyse, uzun uzun cümlelerle yazdığım dönüş yazısında, birikip insanları rahatsız eden gevezeliğimden biraz olsun kurtulmuş ve insanları kurtarmış oldum (işte sevgili bayan, tüm gevezeliğim bundan). Kimse okumasa bile paragraflarca şey yazmıştım, işte neden döndüm, ne yazdım, blogu niye açmıştım, tasarımı ve ismi niye değiştirdim gibi. Kimse sormamıştı ama ilginç bir şekilde yazasım geldi. O fena sayılmayacak yazıyı postaladım, sonra esas soruya sıra geldi: "Şimdi ne yazacaksın?" (bu arada bunların hepsini ben kendime soruyorum, yaptıklarımı takip eden ateşli takipçilerim yok az önce söylediğim gibi). Konular tükenmişti, ben eskisi gibi tespit yapıp "dur şunu da yazayım" diyemiyordum. Daha doğrusu diyordum da, bulduğum konular aşağı yukarı şöyle şeyler oluyordu: işte "Asansörü sizinle bekleyen komşu çocuğuna asansöre bindikten sonra 'sen de gel' diyorsunuz ya, işte o çocuğa işkence etmiş oluyorsunuz farkında değilsiniz", veya "havalar kötü olunca insanlar da kapalı oluyor yahu sanki", veya "bazı insanlar bana o kadar çok benziyor ki akıllarını okuduğumdan korkuyorlar, cidden de çift yaratılmışız hafız" gibi. Alpay Erdem'e yollasan tespit diye köşesinde yayınlar, tweet atsan fenomen olursun, ama uzun yazıya dönüştürmeye geldiğinde ı-ıh. Sünmüyor, istediğim kıvama gelmiyordu.


Buraya "Iron Man lives again" yazsam ne havam olurdu be, ama şarkıdaki Iron Man başka, bu başka maalesef.

Bir filmi acayip bekleyip aksiliklerden dolayı gidememek üzerine bir yazının ilk dört cümlesini yazdım sonra, ama fark ettim ki Iron Man 3'ü bir hafta gecikmeli izlemem kimsenin umurunda olmayacak. Sonra aklıma çok güzel bir kurnazlık geldi. Avantajsızlığımı avantaja dönüştürecek, konu bulamamak, sıkıntı yaşamak, writer's block (arada İngilizce ifade kullanınca havalı gözüktüğümü söylemiş miydim?) üzerine bir yazı yazacaktım. Böyle konu bulamayınca nasıl güçten düşüyorsun, senden yarına öykü istiyorlar mesela ama sen anca uyuşturucu krizine giren birinin Alice Harikalar Diyarında çakması hikayesini yazabiliyorsun, kimse de sevmiyor tabii ama "Değişik olmuş, hmm" diyorlar sadece. O da çok kişisel olurdu. Buradan yola çıkarak olayı "konu içinde konu"ya döktüm: "Konu bulamayınca konu bulamamak üzerine yazı yazmayı düşündüğümü anlatan bir yazı". İşte şu an onu okuyorsunuz, tabii hala iğrenç üslubumdan sıkılıp yazıyı terk etmediyseniz.

Daha çok yoklama, "buradayım" deme amacı taşıyan bir şeyler saçmalamak üzere girip doğaçlama yazıya koyulmamın sebebi işte buydu efendim. Şimdi sıra geldi günün/yazının çıkarımına: Yokluğumda Twitter yaygınlaştı ya, kısa cümleler kurmaya, tespiti bir cümlede yapıp bilgisayarı/telefonu bırakmaya falan ben de alışmışım, üstelik o ağların hiçbirini sürekli olarak kullanmamama rağmen. O yüzden tek fikirden uzun yazı bile çıkaramaz olmuşum korkunç bir şekilde. Sonra teknoloji neden yaratıcılığı öldürüyor, sonra düzgün kullanın. Bir tür pasif içici olarak ben bile yazamaz olmuşum, bir de aktifin halini düşünün diyorum (acınası şekilde az kullandığım ve bunu meşrulaştırmak için tezler uydurduğum Twitter hesabım da şu:  https://twitter.com/abbayer). 


Hazır yazıya bir teknoloji kötüleyici öğretmen, bir dede havası katmışken bir de kurnaz ve komik görünüp ikisi de olamayan bir karikatür ekleyeyim dedim. Hem de İngilizce, sanki teknolojinin zararlarını anlatan bir slayttan alınmış gibi.

İşte yazacak bir şey bulamayınca "ben yaşıyorum yahu" demenin en kestirme yolu bu: Konusuzluktan konu çıkarıp onun üzerine yazı yazmak. Ne kadar kötü durduğunun ben de farkındayım ama o kadar çok yazdım ki, önceki bir yere kadar gelip tıkananlar gibi silemeyeceğim. Basıyorum yayınla'ya. Buraya kadar okuyabildiyseniz,,,, vay be!